Müellif | Tasarım, sanat ve yaşam

Mimari, insanların yaşam alanlarını şekillendiren önemli bir unsur. Ancak, mimarinin sadece binalarla sınırlı olmadığını düşündüğümüzde, kıyının da yaşam kalitesine etkisi göz ardı edilemez. Denizin sakin dalgaları, tuzlu esintisi ve masmavi sularıyla çevrili bir yaşam alanı, insanların fiziksel ve zihinsel sağlığına olumlu katkılarda bulunabilir. Denize yakın yaşam, insanları daha fazla açık havada zaman geçirmeye teşvik ediyor. Kıyı kenarındaki yürüyüş yolları, bisiklet parkurları ve plajlar, bireylerin aktif bir yaşam tarzını benimsemelerine olanak tanır. Deniz suyu, özellikle de soğuk su banyoları, dolaşım sistemini canlandırabilir ve enerji seviyelerini artırabilir. Aynı zamanda, deniz sporları da bedensel aktiviteyi teşvik eder ve sağlıklı bir yaşam tarzına katkı sağlar. Kıyıda yaşamak, stresle başa çıkma konusunda etkili bir doğal terapidir. Dalgaların ritmik sesi, insanları rahatlatır ve zihinsel dinginlik sağlar. Deniz manzarası, doğanın güzellikleriyle etkileşimde bulunmak su

Günümüzde, şehir hayatının hızlı temposu, kalabalıklaşan sokaklar ve betonarme yapılar, insanları giderek daha fazla doğaya özlem duymaya yönlendiriyor. Bu özlem, mimarlar arasında kırsal alanlara yönelik bir ilgi ve arayışı tetikliyor. Kırsal mimarlık, sadece bir evin tasarımından çok daha fazlasını ifade ediyor; doğayla uyum içinde, sürdürülebilir ve topluluğa odaklanan bir yaklaşımı temsil ediyor. Family House in Pavilnys / DO ARCHITECTS Kırsal Mimarlığın Temel İlkeleri 1. Doğayla Bütünleşme: Kırsal mimarlık, çevreye saygılı bir tasarım anlayışını benimser. Yapılar, doğal peyzajla uyumlu olmalı ve doğal kaynakları korumayı amaçlamalıdır. Yeşil çatılar, güneş panelleri ve yerel malzemelerin kullanımı gibi sürdürülebilir özellikler, kırsal mimarlık projelerinin vazgeçilmez bir parçasıdır. 2. Topluluk Odaklı Tasarım: Kırsal alanlarda yaşayan topluluklar genellikle sıkı bir bağa sahiptir. Kırsal mimarlık, bu topluluk bağlarını güçlendirmeyi ve yerel kültürü korumayı hedefler. Topluluk

Galeri Siyah Beyaz, 40. yılı olan 2023-2024 sezonunda, birlikte üretme pratiğinin bir karşılığı olarak sanatçı eşleşmelerine ev sahipliği yapıyor. 40. yılın sanatçı ikililerinden Günnur Özsoy ve Nevzat Sayın, 9 Şubat – 2 Mart 2024 tarihleri arasında açık kalacak olan “Ada” isimli sergisi ile izleyicilerle buluşuyor. Zamanlarını ve mekanlarını birbirleri ile paylaşan sanatçı ikilileri, aynı malzemeye farklı zamanlarda müdahale etmenin yanı sıra aynı mekânda birbirlerinin malzeme ve imgelerini dönüştürüyor. Sanatçı ikililerinin üretim sürecinden başlayan ve temelde bir yaşam pratiği olan bu birliktelik, sanatçıları, galeriyi ve izleyicileri ortaklaşmaya davet ediyor. Kırkıncı yılın sanatçı ikililerinden Günnur Özsoy ve Nevzat Sayın, 9 Şubat – 2 Mart 2024 tarihleri arasında gerçekleşecek olan “Ada” isimli sergileri ile izleyicilerle buluşuyor. Bu sergide, ada temasını işleyen sanatçılar, izleyicilerin bilinmeyen sınırlara doğru bir keşfe çıkmalarını sağlıyor. Ada, çevresi suyla çevrili ve

Tasarım ve teknoloji, birbirine entegre bir şekilde evrim geçirerek, insan yaşamını ve deneyimini baştan aşağı değiştirmiş durumda. Bu yazıda, tasarım ve teknolojinin buluştuğu noktada ortaya çıkan güçlü sinerjiyi keşfedecek, gelecekteki potansiyellerini ve bu alanlardaki ilham verici gelişmeleri inceleyeceğiz. Dijital Dönüşüm: Tasarımın Teknolojiyle Buluşması Tasarım, dijital dönüşümle birlikte teknolojiyle daha da iç içe geçmiştir. Görsel tasarım yazılımları, 3D modelleme araçları ve sanal gerçeklik uygulamaları gibi teknolojik yenilikler, tasarımcılara daha esnek ve dinamik bir çalışma ortamı sunuyor. Bu sayede tasarım süreçleri daha hızlı ve etkileşimli hale geliyor. Akıllı Tasarımlar: Nesnelerin İnterneti ve İleri Teknoloji Ürünleri Tasarım ve teknoloji, nesnelerin interneti (IoT) ile birleşerek akıllı tasarımların ortaya çıkmasına neden oluyor. Akıllı ev sistemleri, giyilebilir teknolojiler ve bağlantılı cihazlar, kullanıcıların yaşamlarını daha konforlu ve verimli kılarken, tasa

Mimarlık, insanlığın geçmişten günümüze taşıdığı mirası günümüz teknolojisi ve kültürel dokusuyla birleştiren bir sanattır. Bu yazıda, mimarlıkta geçmişten geleceğe uzanan bir yolculuğa çıkacak, geleneksel ve modern tasarımın etkileşimlerini keşfedeceğiz. Tarihle Yeniden Bağlantı: Yeniden Canlanan Mimari Tarzlar Günümüzde, mimarlar geçmişin mimari tarzlarına duyulan ilgiyi keşfetmek ve modern projelerde bu tarzlara yeni bir soluk kazandırmak için çaba gösteriyor. Gotik, Art Deco veya Neo-Klasik gibi geçmişin mirası, günümüz estetiğiyle harmanlanarak unutulmaz eserlere dönüşüyor. Adaptif Yenileme: Tarihi Mekanlara Modern Dokunuş Tarihi binaların modern ihtiyaçlara uygun hale getirilmesi, mimarlıkta adaptif yenilemenin yükselişini gösteriyor. Bu yaklaşım, geçmişin izlerini korurken aynı zamanda mekanın işlevselliğini ve sürdürülebilirliğini artırıyor. Tarihi yapıların özgün dokusunu koruyarak, yeni nesillere aktarılan bir miras yaratılıyor. Sanat ve Mimarlık İlişkisi: Mekanın Estetik Dan